Galata Sarayı Enderun Mektebi’nin Kuruluşu

Galata Sarayı Enderun Mektebi’nin kurulduğu 1481 yılında Galata, Haliç ağzından Boğaziçi istikametine doğru uzanan, çok sık binalı, çok dar sokaklı, son derece işlek ve canlı bir ticaret merkezi idi. Bu limanın deniz kıyısı da, kara tarafı da yüksek ve kalın duvarlarla kaplı idi. Cenevizlilerin yapmış olduğu Galata Kulesi de bu surların içinde ve en üst kısmında bulunuyordu. Galata surlarının dışında kalan kısımlar, bütün Beyoğlu sırtları ve platosu o dönemlerde boş araziden ibaretti. Buralarda ve bütün yamaçlarda tarlalar, bağlar, bahçeler, ağaçlıklı ve sık fundalık yerler ve korular vardı. Sözünü ettiğimiz bu korularda, Sultan II. Bayezid (1481-1512) tahta çıktığı  yılın sonbahar aylarında bir av partisi düzenlemişti. Rivayete göre, av dönüşü  Beyoğlu sırtlarından Tophane’ye doğru inerken Sultanın  gözüne  bir kulübe çarpmıştı. Dinlenmek amacıyla bu kulübeye giden II. Bayezid, burada yaşayan ve nadide güller yetiştirdiği için  Gülbaba olarak tanınan  bir ihtiyarla karşılaşmıştır.  Sultan, Gülbaba’nın ikramından ve sohbetinden çok hoşlanınca, kendisinden bir isteğinin olup olmadığını sormuştur. Gülbaba da Padişaha, şu anda lisenin bulunduğu Beyoğlu sırtlarını göstererek, orada bir mektep yapılması isteğinde  bulunmuştur. Bu suretle Galata Sarayı adı verilen bina yapıldığı gibi, o zamanların usûlünce gayet muntazam ve herkesçe takdir edilen bir mektep açılmıştır.

Mektep, otuz bin zirâ’dan  fazla bir alanın etrafı duvarlarla çevrilmek suretiyle inşa edilmiştir. Mektepte bir cami, ikişer yüz kişiyi barındırabilecek büyüklükte üç koğuş, üç hamam, zabıta dairesi ve bir mutfak da yapılmıştır. Daha sonra bir Galata  Sarayı ağası tayin edilip, devşirme çocuklardan kabiliyetli birkaç yüzü kişi seçilerek mektebe getirilmiştir. Bunlara ders vermek üzere, öncelikle Gülbaba hoca olarak vazifelendirildiği gibi, Arapça, Farsça, Okuma, Güzel yazı ve Mûsikî dersleri için de ayrı ayrı hocalar görevlendirilmiştir. Sultan II. Bayezid, Galata Sarayı’ndaki  hocaların seçimini yaptığı gibi, öğrenciler için gerekli tahsisatları ayırmış, mektebin nizamını da kendisi belirlemiştir.  Ağaların en eskisi Oda kethüdası,diğerleri Odabaşı, Nöbetçi başı, Hamamcı ve Baş eski olarak adlandırılıp, her koğuşa silsileye göre birer zabit tahsis edilmiştir. Böylece Galata Sarayı Enderun Mektebi oluşturulmuştur.

O dönemlerde Saray mekteplerindeki sınıflara dershane veya sınıf yerine hane veya oda deniyordu. Tahsil müddeti ise altı ilâ ondört yıl arasında değişebiliyordu. Bu duruma göre Galata Sarayı mektebinde birinci sınıfa tekabül eden Küçük Oda’da talebeler iki-üç sene çeşitli dersler ve sanatlar öğrendikten sonra, bilgi ve kabiliyetlerini ispat edebildikleri takdirde Orta Oda’ya geçebiliyorlardı. Burada da yine iki-üç yıl okuyup, daha üstün bilgiler kazanıp, üst sınıfın derslerini takip edebilecekleri sabit olunca Büyük Oda’ya, yani son sınıfa terfi ediyorlardı. 

II. Bayezid tarafından kurulan Galata Sarayı mektebi 1481 yılından 1868’e kadar muhtelif değişiklikler geçirmiştir. Mektep Kanuni Sultan Süleyman devrinden sonra bir süre ihmal edilmiş, Sultan III. Ahmed döneminde, 1715 yılında tamir edilmiş ve Saray mektebi olarak vazife görmeye devam etmiştir. Sultan I. Mahmud 1741 yılında mektepte ıslahat gerçekleştirdiği gibi, Fatih ve Ayasofya kütüphaneleri ayarında bir kütüphaneyi de mektebe kazandırmıştır. Yenilikçi padişah III.Selim 1789’dan 1807’ye kadar süren saltanatı boyunca mektebin faaliyete devamı konusunda büyük gayret göstermiştir. Sultan II. Mahmud da Galata Sarayı mektebine önem vermiştir. Mektep II. Mahmud devrinde Tophane yangınında yanmış, yeniden inşası için Defterdar Hacı Yusuf Efendi görevlendirilmiş ve bina 1819 yılında ahşap olarak inşa edilmiştir. 1838 yılından itibaren Tıbhane mektebi olarak hizmet veren bina ikinci bir yangın geçirince, Sultan Abdülmecid döneminde  yeni bir inşaat başlatılmış ve   kârgir olarak yapılan bina  1862 yılında Sultan Abdülaziz zamanında hizmete girmiştir. Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi) açıldığı esnada binada tıbbiye öğrencileri eğitim görmekteydiler.